Milyonlarca çalışanın ve işverenin nefesini tutarak beklediği 2026 yılı asgari ücret maratonu resmen başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ev sahipliğinde toplanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yeni yılda geçerli olacak rakamı belirlemek için ilk adımı attı. Toplantıdan sızan ilk bilgilere göre, işçi ve işveren taraflarının masaya getirdiği rakamlar arasındaki derin uçurum, pazarlıkların bu yıl oldukça çetin geçeceğinin sinyalini veriyor. Yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri gölgesinde başlayan görüşmeler, toplumun tüm kesimleri tarafından yakından izleniyor.
Taraflar Masaya Hangi Rakamlarla Oturdu?
Yaklaşık 8 milyon çalışanı doğrudan, dolaylı olarak ise tüm Türkiye’yi ilgilendiren asgari ücret görüşmelerinde ilk toplantı, beklendiği gibi tarafların pozisyonlarını netleştirmesiyle geçti. Henüz resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, kulislere yansıyan bilgilere göre tarafların talepleri arasında ciddi bir fark bulunuyor. Bu süreçte en güncel ve doğru bilgileri gazetetakip.com.tr olarak sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
İşçi Tarafının Talebi: “Yoksulluk Sınırı Baz Alınmalı”
Komisyonda işçi kesimini temsil eden Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), pazarlıklara iddialı bir taleple başladı. Türk-İş’in, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını ifade eden açlık sınırı ve insanca yaşam için gerekli olan yoksulluk sınırı verilerini temel alarak bir rakam sunduğu öğrenildi. İddialara göre Türk-İş, mevcut ekonomik koşullar ve son bir yıldaki enflasyonist baskıyı göz önünde bulundurarak, 2026 yılı için net asgari ücretin 35.000 TL‘nin altına düşmemesi gerektiğini savundu. Türk-İş yetkilileri, “Çalışanlarımızın alım gücü eridi. Artık sadece enflasyona ezdirmemek yetmiyor, refahtan pay istiyoruz. Bu rakam, bizim için pazarlığın başlangıç noktasıdır” mesajını verdi.
İşveren Cephesi Temkinli: “Rekabet Gücümüz Korunmalı”
İşveren tarafını temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ise masaya daha temkinli bir yaklaşımla oturdu. TİSK kanadı, asgari ücret artışının işletmeler üzerindeki yüküne, özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) istihdamı sürdürme kapasitesine dikkat çekti. İşveren temsilcilerinin, hem çalışanların alım gücünü koruyacak hem de üretimi ve rekabet gücünü olumsuz etkilemeyecek bir artıştan yana olduğu belirtiliyor. Masaya sunulan ilk teklifin ise 30.000 TL seviyelerinde olduğu konuşuluyor. TİSK yetkilileri, yapılacak fahiş bir zammın kayıt dışı istihdamı artırabileceği ve enflasyonu yeniden tetikleyebileceği yönündeki endişelerini dile getirdi.
Ekonomistler Süreci Nasıl Değerlendiriyor?
Asgari ücret zammı, sadece çalışan ve işverenleri değil, aynı zamanda makroekonomik dengeleri de yakından ilgilendiriyor. Gazete Takip olarak görüşlerine başvurduğumuz ekonomistler, sürecin hassasiyetine vurgu yapıyor. Kimi uzmanlar, alım gücünü artıracak yüksek bir zammın iç talebi canlandırarak ekonomiye olumlu katkı sağlayabileceğini belirtirken, bir kısım ekonomist ise bunun enflasyonist bir sarmal yaratma riskine dikkat çekiyor. Uzmanların ortak görüşü, hükümetin dengeleyici bir rol üstlenerek hem çalışanların beklentilerini karşılayacak hem de işletmelerin yükünü hafifletecek bir formül bulması gerektiği yönünde.
Şimdi Ne Olacak? Gözler İkinci Toplantıda
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, yasa gereği Aralık ayı sonuna kadar en az dört toplantı gerçekleştirecek. İlk toplantıda taraflar taleplerini ve kırmızı çizgilerini ortaya koydu. Önümüzdeki haftalarda yapılması planlanan ikinci ve üçüncü toplantılarda ise Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi kurumlardan gelecek ekonomik veriler ve raporlar masaya yatırılacak. Bu veriler, pazarlıkların seyrini belirlemede kritik bir rol oynayacak. Milyonların kaderini belirleyecek nihai kararın, ayın son haftasında yapılacak dördüncü toplantının ardından Cumhurbaşkanı tarafından açıklanması bekleniyor. Tüm bu kritik süreci ve anlık gelişmeleri gazetetakip.com.tr üzerinden takip edebilirsiniz.
